ZZZ-101 Uykuya Giriş

Günümüz insanında sıklıkla karşılaşılan bir sorun: Uykuya dalamamak. Bu sorun daha ilk gençlikte, uç durumlarda çocukluk döneminde insanların yakasına yapışıyor ve yaş ilerledikçe kemikleşerek bünyeye yerleşiyor. Kişi gece yarısından önce yatamaz, 02.00'den önce imkanı yok uyuyamaz oluyor. Bu illet bana hiç musallat olmadığından, ben belki de işkembeden atıyorum ama dinleyin; benim bir çözüm önerim var.

Yatağa pek tabi ki rahat kıyafetlerle veya çıplak girmeliyiz. Çıplak demişken burada hatırlatmakta fayda var; şimdi vereceğim tarif tek başına uygulanmalıdır. Kişi birisiyle birlikte yatıyorken bile karşı tarafın yöntem için yapabileceği bir şey yoktur. Yapacağı en iyi şey sessiz kalmak ve 'bi kıpramamaktır allahaşkına!'

Sonraki önemli husus, yatılan odanın uyku kalitesi gözetilerek düzenlenmesi. Televizyon, balkan müzikleri, elektronik ritmler insanı uyanık tutar. Tutmadığında ise (o zaman siz dersten zaten geçmişsiniz demektir) bilinçaltınızı kirletir. Sabah kafanızda bir gürültü ve uyumamışlık hissiyle uyanırsınız. Bunları illa ki istiyorsunuz, sesi çok kısık kullanın. Işık da uyku için olumsuz bir uyarıcıdır. Karanlıkta uyuyun, bundan korkuyorsanız gözünüze gözünüze girmeyen ışık kaynakları kullanın. Gece lambasını masadan indirip yere koymak, ışığa sırtınızı dönmek iyi olabilir.

Yattınız, üzerinizi örttünüz; örtünün şefkatli dokunuşu da uyumaya yardımcıdır. Kendinize rahat bir pozisyon seçin. Yüzüstü yatmayı pek tavsiye etmiyorum ama çok yorgun kişileri ancak o pozisyon paklamaktadır. Benim tercihim sırtüstü yatıp, biraz yana döner gibi yapıp yanlarımı rahatlattıktan sonra yine sırtüstü dönüp o vaziyeti korumaktır - Uyuyan Güzel de öyle uyumuyor mu? Pozisyonu korumak. Yani çok dönmeyin, fazla kıpırdamayın demek istiyorum. Hatta şunu yapmanızı istiyorum: Çok yorgun ve uygulu olduğunuzu, kıpırdamaya bile dermanınızın olmadığını farz edin. Sakince aynı pozisyonda yatın. Çok rahatsız olursanız usulca dönün. Zıplamadan, yastığı yorganı iteklemeden. Yatakla barış içinde, yatağı severek. Minimum enerjiyle hareket edin (zaten takatsiz olduğunuzu farz etmenizi istemiştim).

Geldik en önemli adıma: Hiçbir şey düşünmeyin. Bunu söylediğim arkadaşlarım "O nasıl olacak?! Mümkün değil ki! Peh!.." diye ünlüyorlar ekseriyetle. Ama ben de insanım ve bunu yapabiliyorum. Bu yöntemi, çocukluğundan itibaren uykusuzluk çeken kardeşime de (zorla) öğrettim. Şimdi o da kompetanı oldu, demek ki mümkün. Hatta geçen günlerde B. arkadaşım da bir gece yapabilmiş bunu. Bunu bir umut olarak alıyor, ama 'einmal ist keinmal' diyerek yöntemi aktarmaya, adım adım açıklamaya çalışıyorum.

Hani bir iş yapmaya çalışırken acıkırsınız, susarsınız da kendinize "Dur şimdi, makarna düşünmeyim. Şu işi halledeyim, makarna sonra." dersiniz ya. Onun gibi. Yani kafanıza gelen düşünceleri erteleyin, öteleyin. "Sonra düşüneyim bunu" deyin. Kafanızda kimseye bir şey anlatmayın, kendinize bile. Hiçbir şey planlamayın, hesaplamayın ("Kaç tane içtim bugün? 4.. 5..." gibi). Kendinize veya hayalinizdeki kişilere sorular sormayın, farkında olmadan sorduysanız cevap aramayın. Şimdi uyuma zamanı deyin kendinize, ama bunu bile için için, zihninizde sözcükler oluşturmadan yapın. Kafanızın içinde mutlak bir sessizlik ve renksizlik oluşması gerekiyor, zira ona ulaşınca en fazla üç beş dakika içinde uyuyakalacaksınız.

Hani düşünebilmek için insanın dili olması gerekmezmiş ya. Her ne kadar öyle olsa da, biz az çok konuşur gibi düşünmeye, bir şeyleri gözümüzün önünde canlandırarak düşünmeye alışığız. Özellikle gece uyutmayan düşünceler otomatik ve dil'siz düşüncelerden ziyade sözel, konuşur gibi veya renkli anılar gibi düşüncelerdir. İşte bunları durdurmanızı söylüyorum. Yoksa beyninizi durduramayacağınızı, sebze gibi olamayacağınızı ben de biliyorum. Sözel, konuşma gibi, canlı anılar gibi düşünceler nasıl durdurulur? Nasıl aklınıza sevmediğiniz bir şarkı takıldığında ve kendinizi onu için için söylerken bulduğunuzda içinizi susturur, o şarkıyı düşünmemeye çalışırsınız öyle. Kafanızın içindeki düşünceleri susturun. Gözünüzün önünde günün anıları veya yarın yapılacaklar mı canlanıyor? Karanlığa baktığınızı, zihin gözlerinizin önünde hiçbir şey olmadığını hayal edin. Biraz da bunu hayal edin canım, ne zararı olacak?.. Gelen her canlı imgeyi, uzay boşluğunda yok eder gibi kaybedin. Sessiz karanlığa bakmaya devam edin. Bu öyle uzun sürmeyecek korkmayın. Uyuyakalacaksınız. Gece her uyanışınızda bunu tekrarlayın, her seferinde yine uyuyacaksınız. Bırakın düşüncelerinizi, sabah düşünürsünüz. Günler bunu için var, geceler uyumak için. Ha gündüz de mi uyumak istiyorsunuz? Yöntem belli.



Özet: Uykunun üç farzı (Bu üçünü farz edin demek istiyorum)

i. Enerjisizlik: Çok yorgunsunuz, kıpırdamaya takatiniz yok. Uslu uslu yatın.
ii. Sessizlik: Hiçbir şey düşünmüyorsunuz. Kafanızda cümleler, sözcükler oluşmasına izin vermeyin*.
iii. Karanlık: Hiçbir şey hayal etmeyin. Kafanızda resimler, görüntüler oluşmasına izin vermeyin*.

* İzin vermeyeceğim diye debelenmeyin. Nasıl ağlayan arkadaşınıza "hadi onu düşünme, gel şunu yapalım" diyorsunuz. Onun gibi, hadi onu değil şunu yapayım diye usulca yaklaşın uykuya.

Afiyet olsun.

Resim: Sir Edward Burne-Jones

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder