Sweet Memories


Sabahtan beri gözümün önünden tatli kardeşim M. ile geçirdiğimiz bir günün resimli hatıraları geçiyor, sessiz. Seslerini ben hatırlıyorum; topuk sesleri, gülüşler, susuşlar, parfüm kokuları ve yağmur. Hepsini de severiz biz... İstinye Park'a gitmiştik, tam çıkmak üzereyken son defa Starbucks'a girmiştik su almak için. Tam paywave kredi kartıyla ödemek üzereyken, 'dur şu yirmilikle alalım da para bozulsun, dolmuşa bineceğiz çıkınca!' diye ünlemiştim. Yaprak Dökümü'nün kızları Oğuz'la yeni tanışmış da en kokoş bir alışveriş merkezinde mahalleli kimliklerinin biçare çırpınışlarını gizlemeye çalışıyorlar gibi olmuştuk. Çok gülmüştük. M. biraz hüzünlüydü ama güzel bir gündü.

Geçen de güzel bir gün oldu. Amsterdam'da ilk defa gördüğümde şaşırdığım, kısa etekle bisiklet sürme haline bizzat girişmiş ben, 'horray! oma-fiets canan'ıma* ne de güzel biniyorum, adeta balkona çıkmış etrafa yüksekten bakıyorum' diye hızla hızlı gider iken üstümde üç martı bas bas bağırdı. Baktım ki birinin ağzında bir köşe ekmek. Ötekiler bunu kovalıyor. Ekmekli martı ekmeksizlerden birini seçti, ondan tarafa doğru uçup ekmeği bu öteki martıya attı havada. Kendisine ekmek atılan, 10 santim oynamadan kaptı havada payını. Hoh-haa! :D

Cumartesi notu: Macon-Villages beyaz şarabı ne güzelmiş. Kırmızı şarap, biberli peynirle ve iki muhabbetli arkadaşla ne güzelmiş. Yanında pırasayla tavuk-pilav yesek bile!

Bir de özür: Alerjimde sweetie sevimsizinin kabahati yok galiba. Yiyen yesin.

* Oma fiets: (Bkz.resim) 'Granny's bike', eski tip Hollanda bisikleti. Canan da benimkinin ismi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder